Al-Andalus Nassam Alaina Lhawa

5 Temmuz 2010 Pazartesi

O'nu özlüyorum...O dediğim


O'nu özlüyorum...
O dediğim
üçüncü tekil şahısa indirgediğim acımasız deprem
bir zamanlar -çok da değil üstelik daha dün gibi-
birinci çoğul şahıs oluşumu sağlamıştı...
oysa 2. tekil şahıstı hep
gittiği gün söküldü rütbeleri...
O dediğim, O diyerek aşağıladığım, sağ yanımdı!
Felçli bir göçebe gibi düştüm yollara o gidince...
Elinden oyuncağı alınmış ve eli yüzü çamura bulanmış zavallı bir çocuktu gözlerim...
Bir şehre, gecenin geç saatleri, yalnızca kokusunu duymak için giren
ve hapçılar tarafından bıçaklanan bir gezgindi ruhum..boktu püsürdü...
benzetmeye çalışmalarım edebiyatın arkasına saklamaya yetmedi yüzümü...
Ne Maraş Otu'na ne Sarısabıra...
Ne acıkmaya ne de susamaya...
Ne kalabalığa ne de yalnızlığa...
Ne ölmeye ne de yaşamaya...
O; hiçbir şeye benzetilemiyordu...
Sadece bilmek zorunda kalanların öğrendiği bir lisan-ı hafiydi gözleri...
Elimden başlar saçdiplerime dek söverdi...
Gözlerinde peri kızları, bakışlarında engizisyona rest çeken cadılar beslerdi...
Her attığı adım küfürdü, ettiği her yemin büyü!
Gözleri gözlerime çivilenince halt yemişti Süleyman'ın mührü!
Kâbil kadar hırslı girdim bu aşka, Hâbil kadar yara aldım...
Anladım! Anladım! Anladım!
Rahmi Vidinlioglu...
muhabbetlerimle...

11 Haziran 2010 Cuma

Hep Aynı Hikaye


“Şu: Hayatın anlamını arıyordum, biraz felsefe okudum. Hah hah ha! Felsefe işe yaramaz bayım, tıpkı diğer bilimler gibidir.
Yolunu bulmak için basit bir el lambası bile bundan daha iyidir.
Hem unutma, yürekte aşk olmazsa felsefe beyinde hararet yapar.
Şimdi obsesif nevroz mu tercih edersin yoksa Servet-i Fünunʹdan kalma bir verem mi?
Mendillere kan tükürebilirsin, ilaç kokulu hastanelerde sabahlayabilirsin ya da örneğin, romanlara yakışır bir şekilde saat başı alman gereken ilaçların olabilir.
Hımm sanırım doktor haklıydı, uyumak üzereyim…
Şu beynimi bir durdurabilsem. Bir fişi olsa. Fişi çeksem ve kurtulsam. Uyusam. Her şeyi unutsam. Uyusam…”
Ömer Faruk Dönmez - Hep Aynı Hikâye

5 Haziran 2010 Cumartesi

Dinim Aşktır Benim

Tarih sayfalarını karıştırdığımızda Mevlana ile Şems'in arasındaki gıpta edilecek muhabbete şahit oluruz,değil mi?...
Nitekim kalp gözüyle bakıp gönül diliyle soranlara hep;
''evvela şems,ahiran şems,illaki şems,vallahi şems...demekteymiş Mevlana...
Ne var ki Şems,gezginci bir sevdalıymış.Çok kalmazmış bir yerde,dolanır dururmuş belde belde...
İşte günlerden bir gün yine gidesi tutmuş Şems'in..Yolcularken onu,şöyle demiş
Mevlana Celaleddin:
Bir tatlı ömür gibi gitmeye niyetlendin
Ayrılık atına eyer vurdun inadına
Ama bizi unutma, hatırla ama.
Sana temiz dostlar, iyi dostlar, bağdaş dostlar
Yeryüzünde de var, gökyüzünde de var
Eski dostla ettiğin yemini, hatırla ama.
Bir deniz kesilen gözlerimin kıyısında
Bir aşk ovasını görmüştün hani
Safran dallarıyla,Ağustos gülleriyle sarmaş dolaş
Bunu unutma, hatırla ama.
Ey Tebrizli Şems.
Dinim aşktır benim, senin yüzünü gördüm göreli
Benim dinim senin yüzünle övünür,
Ey sevgili
Bunu unutma, hatırla ama.

29 Mayıs 2010 Cumartesi

İstanbul'un Fethi Kutlama Mesajı


sanman taleb-i devlet-ü cah etmeye geldik
biz aleme bir Yar (c.c) için ah etmeye geldik.
29 Mayıs 1453...İstanbul'un Fethi'nin 557.yıldönümünü çoşkuyla,muhabbetle kutluyoruz.Hz.Fatih Sultan Muhammed Han başta olmak üzere,kahraman askerlerimizi ve aziz şehitlerimizi rahmetle minnetle yad ediyoruz.
emanete sahip çıkanlardan olabilmek ümidiyle...inşallah!
muhabbetlerimle...

27 Mayıs 2010 Perşembe

Usta İki Çay!...biri açık olsun...


Usta iki çay!...biri açık olsun...
sen devlet güçlerini abi sohbetlerinden
ve ikinci el kitaplardan tanıyan çocuk
ayıp olmuyo mu böyle şiirlerinde molotoflar kafaya sıkmalar falan?
sen Taksim otobüsüne binerken sesli selam vermeye utanan çocuk
o gün tekbir çığlıklarıyla fırlıcan mı cidden meydanlara?
sen miting alanlarında bile inceden bacılarını kesen çocuk
şimdi harbi harbi kahrolsun (mu) amerikaya?
sen camı açık unutsa başı ağrıyan çocuk
devrim deyip de güldürme lan beni!... m.m.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

bir demet söz III


sevgisiz bir bağlılık...
bu,insanı yaşaya yaşaya öldüren bir yaşamda sürükler.
sevgiyle bağlılık...
bu,insanı öldüre öldüre yaşatan bir yaşamda sürdürür. / özdemir asaf
seni düşlerime aldım;uykusuz kaldım...seni uykularıma aldım;düşsüz kaldım...başıma aldım;sensiz...gönlüme aldım;başsız...sensiz,yollarda pulsuz...pullarda mektupsuz kaldım...
sana adlar aradım;ardında adsız kaldım... / özdemir asaf

anlatmasam aşkım beni yok ediyor;anlatsam ben aşkımı... / nazan bekiroğlu

canını yak ki,tenin aydınlansın...hz.mevlana (ks.)

ey yüreklerinde aşk derdi olmayanlar! kalkın ve aşık olun!...hz.mevlana (ks.)

ne ikna edici bir intihar biçimidir şimdi göz göze gelmek... / ah muhsin ünlü

hal böyleyken bana yakışacak en güzel elbise susmaktı...zaten başka temiz elbisemde kalmadı.
bir tek o kaldı... / ibrahim paşalı

düşümde aşk ile karşılaştım..insanı arıyordu.uyandım;insan ile karşılaştım...aşk'ı arıyordu.
özdemir asaf

içimden şu zalim şüpheyi kaldır...ya kendin gel ya beni oraya aldır. / ismet özel

gel saklanalım...hiçbir ayrılık bulamasın bizi...

bana geçmişi anlat...ama zamandan daha merhametli ol bana!...t.t.

cazibesini yitirmiş bir kadındın sen;seni ben güzel yaptım...ibrahim tenekeci

zemzem tadı mübarekliğinde düştün avuçlarıma,ama doyurmadın say koşuşlarına...
vah benim çile gah yalnızlığım!
tükendin de bitmedin...

neler çeker bu gönül...söylesem şikayet olur. / nef'i

musa gibi nil'e mi bıraktılar seni eyy?
''kıyımdayım al yürüt.
kıyımdayım al büyüt...
Al!
sen et beni!..''

inşallah devamı gelir./gelecektir./gelmelidir... :) muhabbetlerimle...

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Mırıldanmalar

Mırıldanmalar...

içimden dedim beraber yürüyelim olur mu? varsın gemilerimizi taşıyamasın sular...varsın yarı yolda uyuya kalsın bize gönderilen bahar...

içimden dedim beraber yürüyelim olur mu? varsın gölgemiz olsun hüzün...dilediği gibi uzatsın canevimize ayaklarını...varsın annemiz olsun tütün;hayat daha sert vursun yumruklarını...

içimden dedim gömülü bir ırmağın yalnızlığıdır bu...beraber yürüyelim olur mu?

i.t. muhabbetlerimle...